Gebelik, bir kadının yaşamında çok özel bir dönemdir. Gebeliğin başlangıcı kadının yumurtalıklarından atılan yumurta hücresinin spermle döllenmesiyle başlar. Bu süreç yaklaşık 280 gün yani 40 hafta olarak kabul edilir. Döllenmeyle birlikte ilk 8 hafta embriyonik dönem, daha sonraki doğuma kadar devam eden dönemde fetal dönemdir. Gebelik genç yaşta olan kişilerde daha erken aşamada tespit edilebilir. Yaşı ilerlemiş kadınlarda doğurganlık özelliği azaldığından, gebelik tespiti daha geç zamanda olur. Genç yaştaki kadınlarda döllenme olduğunda, 8-10 saat içinde kusma etkisi görülürken, ileri yaştakilerde bu etki 7-60 gün arasında görülebilir. Gebeliğin en önemli bulgusu âdet kanamasının gecikmesidir. Buna rağmen kadınların her adet gecikmesini gebeliğe yormaması önerilir. Çünkü stres, psikolojik sorunlar, çeşitli rahatsızlıklar, yaşamdaki değişimlerde âdet kanamasının gecikmesine neden olabilir. Eğer âdet kanamasının gecikmesiyle birlikte, buna eşlik eden idrar sorunları, bulantı, kusma, göğüslerdeki farklılık, halsizlik, kokulara karşı hassasiyet gibi gebelik belirtileri olursa, akla ilk gebelik gelmelidir.

Başlangıç dönemi: bu süreç yumurta ve spermin döllenmesi, embriyonun oluşması ve gebeliğin ilk 21 haftasını kapsar. Bu süreç doğal yollarla olabileceği gibi, yardımcı üreme yöntemleriyle de yapılabilir.

Perinatal dönem: Gebelikte 22 haftayla birlikte başlayan bu dönem, doğumdan sonraki ilk 7 günü kapsar.

Postnatal dönem: Doğumla başlayan ve 6 hafta devam eden dönemdir.

Gebelik kadının son âdet kanamasının ilk gününden itibaren 40 hafta devam eder. Bu süre doğumun olacağı en son tarih olarak dikkate alınır. Doğumlar ise genellikle 37. Haftayla 42. Hafta arasında olur. Gebelik sürecinin normalde 38 hafta sürdüğü kabul edilir. Bu nedenle 37. Haftadan evvel gerçekleşen doğumlar preterm olarak, 42 haftadan sonrakilerde postterm olarak değerlendirilir. Bu şekilde geç olan doğumlarda hem bebekte hem de annede sorunlar olabilir. Bu yüzden gebelik hesaplaması yapılarak, tahmini doğum tarihi dikkate alınıp, gecikme olduğunda doğuma dışarıdan müdahale edilmelidir. Zamanında olan doğumlar yaklaşık %5 oranında, tahmini doğum tarihine göre 1 haftalık rötarla olanlar %50 oranında, diğer bölümü de 2 haftalık rötarla gerçekleşir.

Doğumun başlangıcı kendini rahim kasılmalarıyla gösterir. Düzenli kasılmalar olduğunda, gebeler vajinal doğum yapabilirler. Ancak gebelikte gelişen çeşitli komplikasyonlar doğumun sezeryanla sonlanmasına neden olabilir. Bu yüzden gebelik takibi oldukça önemlidir. Son ana kadar anne adayları ve bebek doktor kontrolünde olmalıdır.

Gebeliğin tanısı genellikle kanda ve idrarda bakılan hCG hormonu ile konur. Kan testi yapılırsa, gebelik daha erken aşamada belirlenebilir. İdrar testi kadının evde bile yapabileceği kadar kolaydır. HCG homonu gebelik hormonu olarak da bilinir. Bunu plasenta salgılamaktadır. Yumurta ve spermin döllenmesiyle oluşan embriyo rahme yerleştikten 12 gün içinde yapılacak testler gebeliğin teşhisini sağlar. Gebelik kadına yapılan ultrason incelemesi sonucunda da belirlenebilir. Gebelik tekil olarak gelişebileceği gibi, çoğul gebeliklerde olabilir.

İlk trimester: Gebelikteki ilk üç ayı kapsayan bu dönemde sadece kramp tarzı ağrılar, hafif lekelenmeler ortaya çıkabilir. Bazı gebelerde bulantı gibi sabah yakınmaları olur. Gebelikte ortaya çıkan düşüklerin en fazla görüldüğü dönemdir.

İkinci trimester: Gebe kadınların kendilerini enerjik hissettikleri dönemdir. Sabahları etkili olan sorunlar azalır, kilo alma hızı artar. Bebeğin cinsiyeti bu dönem belirlenebilir. Plasenta vazifesini yapar, insülin üreten fetus idrar oluşturur.

Üçüncü trimester: Gebe kadınların en çok kilo aldığı dönemdir. Bebekler bu dönemde her gün ortalama 28 gram alır. Fetus doğuma hazırlık amacıyla doğum kanalına doğru baş aşağıya doğru pozisyonunu alır. Gebelerde göbek şeklinin değişmesine neden olan bu durum doğumun yaklaştığını gösterir. Bu süreç gebelerdeki yakınmaların en fazla olduğu dönemdir.